|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bir miktar |
some s.
|
|
I can assure you that there has indeed been some improvement.
Sizi temin ederim ki gerçekten de bir miktar iyileşme olmuştur.
More Sentences
|
2 |
Genel |
bir miktar |
somewhat zf.
|
|
What is important to remember is that the number of participants in this convention must be reduced somewhat.
Unutulmaması gereken önemli bir husus da bu kongreye katılanların sayısının bir miktar azaltılması gerektiğidir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
3 |
Öbek Fiiller |
(biri için belli bir miktar para) harcamak |
spend (something) on (someone) f.
|
|
USD 13 billion a year is what we in Europe and America spend on cosmetics.
Bizim Avrupa ve Amerika'da kozmetik ürünlerine harcadığımız para yılda 13 milyar dolardır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
4 |
Yaygın Kullanım |
bir defada alınan miktar |
batch i.
|
|
General |
|
5 |
Genel |
bir içimlik miktar |
drink i.
|
|
6 |
Genel |
büyük bir miktar |
peck i.
|
|
7 |
Genel |
bir miktar |
a fair amount i.
|
|
8 |
Genel |
büyük bir miktar |
considerable amount i.
|
|
9 |
Genel |
yeterli bir miktar |
sufficiency i.
|
|
10 |
Genel |
az bir miktar |
dash i.
|
|
11 |
Genel |
bir defada sıkılan miktar |
squeeze i.
|
|
12 |
Genel |
ufacık bir miktar |
trace i.
|
|
13 |
Genel |
azıcık bir miktar (bir şeyden) |
tinge i.
|
|
14 |
Genel |
az bir miktar |
spot i.
|
|
15 |
Genel |
az bir derece/miktar |
touch i.
|
|
16 |
Genel |
büyük bir miktar |
round figure i.
|
|
17 |
Genel |
lüzumundan fazla bir miktar |
superfluity i.
|
|
18 |
Genel |
belirli bir miktar |
much i.
|
|
19 |
Genel |
önemsiz bir miktar |
a negligible quantity i.
|
|
|
20 |
Genel |
bir kese veya torbayı doldurabilecek miktar |
sacksful i.
|
|
21 |
Genel |
az bir miktar |
cast i.
|
|
22 |
Genel |
bir miktar bilgi |
a body of information i.
|
|
23 |
Genel |
az bir miktar |
smidgeon i.
|
|
24 |
Genel |
çok küçük bir miktar |
smidgin i.
|
|
25 |
Genel |
lüzumundan fazla bir miktar |
nimiety i.
|
|
26 |
Genel |
büyük bir miktar |
a considerable amount i.
|
|
27 |
Genel |
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan |
skerrick i.
|
|
28 |
Genel |
nba'de takımların bir sezonda oyuncularına ödeyebileceği maksimum miktar |
salary cap i.
|
|
29 |
Genel |
bir kutu dolusu (miktar) |
can i.
|
|
30 |
Genel |
bir karton kutu dolusu miktar |
cartonful i.
|
|
31 |
Genel |
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış |
catch-up i.
|
|
32 |
Genel |
bir avuçluk miktar |
nieveful i.
|
|
33 |
Genel |
bir teneke (dolusu) miktar |
tin i.
|
|
34 |
Genel |
bir teneke (dolusu) miktar |
tinful i.
|
|
35 |
Genel |
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl |
toll [dialect] i.
|
|
36 |
Genel |
bir küvet dolusu miktar |
tubful i.
|
|
37 |
Genel |
az bir miktar |
unce [obsolete] i.
|
|
38 |
Genel |
büyük bir miktar |
bags [uk] i.
|
|
39 |
Genel |
küçük bir miktar para |
dime i.
|
|
|
40 |
Genel |
çok küçük bir miktar |
zillionth i.
|
|
41 |
Genel |
(bira) fıçıyla ölçülen bir miktar |
barrelage i.
|
|
42 |
Genel |
bir el arabası dolusu miktar |
barrow i.
|
|
43 |
Genel |
açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar |
basin i.
|
|
44 |
Genel |
bir çaydanlık kadar olan miktar |
kettle i.
|
|
45 |
Genel |
bir çaydanlık dolusu miktar |
kettleful i.
|
|
46 |
Genel |
bir beher dolusu miktar |
beaker i.
|
|
47 |
Genel |
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar |
vatful i.
|
|
48 |
Genel |
bir vagon dolusu miktar |
wagonload i.
|
|
49 |
Genel |
bir vagonun taşıdığı miktar |
waggonload i.
|
|
50 |
Genel |
dörtte bir miktar |
quarteron i.
|
|
51 |
Genel |
binde bir miktar |
milesimo i.
|
|
52 |
Genel |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowl i.
|
|
53 |
Genel |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowlful i.
|
|
54 |
Genel |
bir şeyin artırıldığı miktar |
hike i.
|
|
55 |
Genel |
yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi |
great gross i.
|
|
56 |
Genel |
birbirinden ayırt edilemeyen parçalardan oluşan bir kümeden alınan miktar veya adet |
ruck i.
|
|
57 |
Genel |
bir çekmece dolusu miktar |
drawerful i.
|
|
58 |
Genel |
(ince veya tozlaştırılmış nesnede) küçük bir miktar |
dust i.
|
|
59 |
Genel |
bir miktar |
fangot i.
|
|
60 |
Genel |
belirsiz bir miktar |
indeterminable i.
|
|
61 |
Genel |
(belirli bir sürede) ambalajlanan toplam miktar |
pack i.
|
|
62 |
Genel |
bir kap dolusu miktar |
pan i.
|
|
63 |
Genel |
bir çanta dolusu miktar |
satchelful i.
|
|
64 |
Genel |
belirli bir zamanda üretilen miktar |
output i.
|
|
65 |
Genel |
bir oda dolusu miktar |
roomful i.
|
|
66 |
Genel |
bir şilin ile satın alınabilecek miktar |
shillingsworth i.
|
|
67 |
Genel |
bir gemi dolusu miktar |
shipful i.
|
|
68 |
Genel |
büyük bir miktar para |
fortune i.
|
|
69 |
Genel |
bir vagon dolusu miktar |
fother [dialect] [uk] i.
|
|
70 |
Genel |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skep i.
|
|
71 |
Genel |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skepful i.
|
|
72 |
Genel |
bir platforma yüklenen miktar |
skid i.
|
|
73 |
Genel |
bir miktar |
snag i.
|
|
74 |
Genel |
bütün bir miktar |
solidum i.
|
|
75 |
Genel |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stick i.
|
|
76 |
Genel |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stickful i.
|
|
77 |
Genel |
bağışlamaya söz vermek (belirli bir miktar para) |
pledge f.
|
|
78 |
Genel |
belirli bir miktar artırmak |
put something on f.
|
|
79 |
Genel |
belirli bir miktar tüketmek |
average f.
|
|
|
80 |
Genel |
fiyatı (belirli bir miktar) olmak |
cost f.
|
|
81 |
Genel |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to f.
|
|
82 |
Genel |
istemek (birinden belirli bir miktar para) |
touch for f.
|
|
83 |
Genel |
kıymeti (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
84 |
Genel |
bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek |
credit an amount to someone's account f.
|
|
85 |
Genel |
gitmek (belirli bir miktar para) |
be out f.
|
|
86 |
Genel |
brüt olarak (belirli bir miktar para) toplamak |
gross f.
|
|
87 |
Genel |
değeri (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
88 |
Genel |
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
89 |
Genel |
ortalaması (belirli bir miktar) olmak |
be average out at f.
|
|
90 |
Genel |
talep etmek (bir miktar para) |
assess f.
|
|
91 |
Genel |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid f.
|
|
92 |
Genel |
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak |
total f.
|
|
93 |
Genel |
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak |
bloom f.
|
|
94 |
Genel |
(belirli bir miktar) tutmak |
run f.
|
|
95 |
Genel |
(miktar) bir tutam gelmek |
pinch f.
|
|
96 |
Genel |
hatırı sayılır (bir miktar) |
tidy s.
|
|
97 |
Genel |
az bir miktar |
a modicum of s.
|
|
98 |
Genel |
çok az (bir miktar) |
miserable s.
|
|
99 |
Genel |
az (bir miktar) |
modest s.
|
|
100 |
Genel |
epey büyük (bir miktar) |
goodly s.
|
|
101 |
Genel |
belirsiz bir miktar |
some s.
|
|
102 |
Genel |
azıcık bir miktar |
sprinkling s.
|
|
103 |
Genel |
bir miktar |
a sum of s.
|
|
104 |
Genel |
bir miktar |
two-three s.
|
|
105 |
Genel |
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan |
out-of-pocket s.
|
|
106 |
Genel |
bir miktar |
somedeal s.
|
|
107 |
Genel |
bir miktar |
a little zf.
|
|
108 |
Genel |
bir miktar |
wheen zf.
|
|
109 |
Genel |
epey (bir miktar) |
quite a/an zf.
|
|
110 |
Genel |
bir miktar fazla |
rising zf.
|
|
111 |
Genel |
-e kadar (azami bir miktar için) |
up to ed.
|
|
112 |
Genel |
bir miktar şey |
something zm.
|
|
113 |
Genel |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micr- ök.
|
|
114 |
Genel |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micro- ök.
|
|
Phrasals |
|
115 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed (someone or something) by (something) f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale back f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale down f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
bir miktar para bırakmak |
cut up for f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar para) mal olmak |
set someone back (some amount of money) f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) bir miktar para harcamak |
expend (something) for (something) f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak |
make (some amount of money) in (something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak |
make (some amount of money) in (something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme |
push forward f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
bir miktar içeri sokmak |
put back f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
bir miktar paraya mal olmak |
put back f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
cebinden bir miktar para çıkarmak |
put back f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
birini bir miktar parasını dolandırmak |
take someone for something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
birinin bir miktar parasını söğüşlemek |
take someone for something f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
birini belli bir miktar kazıklamak |
take someone for something f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) olmak |
run to f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) etmek |
run to f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) tutmak |
run to f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar olmak |
run to something f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar etmek |
run to something f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar tutmak |
run to something f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar olmak |
run to f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar etmek |
run to f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar tutmak |
run to f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
bir miktar bir şey kaydetmek |
log something up f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
toplamı belli bir miktar yapmak |
bring (something) to f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (an amount of) (money) on (something) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (an amount of) (money) on (something) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden (belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (money) on something f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (money) on something f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek |
appropriate something for something f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerine bir miktar bahis yatırmak |
bet something on someone or something f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerine bir miktar bahis oynamak |
bet something on someone or something f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (on something) (for someone) f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (for something) (for someone) f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip something in (on something) (for someone) f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için bir miktar) bağışta bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed by f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
için bir miktar para harcamak |
expend for f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak/yapmak |
make (an amount of money) on (something) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(birini bir miktar) dolandırmak |
nick (one) for (something) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
(birini bir miktar) kazıklamak |
nick (one) for (something) f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
birini (bir miktar) dolandırmak |
nick someone for f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
birini (bir miktar) kazıklamak |
nick someone for f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) karşılığında (bir şey/bir miktar para) vermeyi teklif etmek |
offer (something) for (something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir miktar) düşürmek/indirmek |
reduce (something) by (something) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir miktar) zayıflatmak/daraltmak |
reduce (something) by (something) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
bir miktar düşürmek/indirmek |
reduce by f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
bir miktar zayıflatmak/daraltmak |
reduce by f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek |
retire on (some amount of money) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir miktar paraya mal olmak |
set (someone) back f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) |
set (someone) back f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(birine belli bir miktar para) dökmek |
spend (something) on (someone) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar) vakit kazanmaya çalışmak |
stall for (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(birine bir miktar para) sokmak |
sting (one) for (something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(birine yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting (one) for (something) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar para) sokmak |
sting for f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting for f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir miktar parasını) dolandırmak |
take (someone or something) for (something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kandırıp (bir miktar parasını) almak |
take (someone or something) for (something) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir miktar para) istemek |
tap (one) for (something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value (something) at (some amount of money) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value at f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) üzerine bir miktar parayla bahse girmek/bahis oynamak |
wager on (someone or something) f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
belirli bir yaş, miktar yaklaşıyor |
get on expr.
|
|
Phrases |
|
197 |
İfadeler |
(bir miktar) kadar |
on the order of expr.
|
|
198 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
in the order of (some amount) expr.
|
|
199 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
in the region of (some amount) expr.
|
|
200 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
of the order of (some amount) expr.
|
|
201 |
İfadeler |
bir miktar |
a bit of a/an expr.
|
|
202 |
İfadeler |
yaklaşık olarak (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
203 |
İfadeler |
(bir miktar) kadar |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
204 |
İfadeler |
aşağı yukarı (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
205 |
İfadeler |
(bir miktar) civarında |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
206 |
İfadeler |
bir miktar |
to a limited extent expr.
|
|
207 |
İfadeler |
(belli bir miktar) tutarında |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
208 |
İfadeler |
(belli bir miktar) maliyetinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
209 |
İfadeler |
(belli bir miktar) ederinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
Colloquial |
|
210 |
Konuşma Dili |
büyük bir miktar |
acres i.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
bir miktar viski |
jigger i.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
bir kadının sevgilisiyle/partneriyle çıkarken her ihtimale karşı yanında bulundurduğu bir miktar para |
mad money i.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar) borcu olmak |
be into (someone) for (something) f.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
(birinden bir miktar) ödeme beklemek |
be into (someone) for (something) f.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
(birinden bir miktar) alacağı olmak |
be into (someone) for (something) f.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
birine bir miktar borçlu olmak |
be into somebody for something [us] f.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
birinden bir miktar alacağı olmak |
be into somebody for something [us] f.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar para) ödünç vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar) borç vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar para) vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
bir miktar para kazanmak |
bring an amount of money in f.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
içeri bir miktar para sokmak |
bring an amount of money in f.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
bir miktar gelir sağlamak |
bring an amount of money in f.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
bir miktar gelir getirmek |
bring an amount of money in f.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
(bir şey için belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
(bir şey karşılığında belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
bir şey için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something f.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
bir şey karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something f.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
bir şeyi belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for something f.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar) içeri girmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar para) kaybetmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar parası) boşa gitmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar içeri girmek |
be out an amount of money f.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar para kaybetmek |
be out an amount of money f.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar parası boşa gitmek |
be out an amount of money f.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak |
be ... to the good f.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
(belli bir düzeyde/miktar) karlı durumda olmak |
be ... to the good f.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
net bir miktar para kazanmak |
clear f.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) bayılmak |
shell out (an amount of money) f.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) ödemek |
shell out (an amount of money) f.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) sökülmek |
shell out (an amount of money) f.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) bayılmak |
shell (an amount of money) out f.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) ödemek |
shell (an amount of money) out f.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) sökülmek |
shell (an amount of money) out f.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar maaşla başlatmak |
start someone out at an amount of money f.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak |
start someone out at an amount of money f.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) |
in the hole [uk] s.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar) içeri girmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar para) kaybetmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar parası) boşa gitmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
az bir miktar kafi |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
az bir miktar yeterli |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
bir miktar |
something of a expr.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
yaklaşık olarak bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
aşağı yukarı bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
bir şey/miktar civarında |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
Idioms |
|
258 |
Deyim |
çok pahalı bir miktar |
the stratosphere i.
|
|
259 |
Deyim |
bir miktar (para) |
the sum of i.
|
|
260 |
Deyim |
bir ısırık miktar |
a tad bit i.
|
|
261 |
Deyim |
çok az/devede kulak gibi bir miktar para |
budget dust i.
|
|
262 |
Deyim |
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para |
budget dust i.
|
|
263 |
Deyim |
bütçede çok az/önemsiz/devede kulak gibi bir miktar para kalması |
budget dust i.
|
|
264 |
Deyim |
bir miktar para |
piece of change i.
|
|
265 |
Deyim |
bir miktar rüşvet |
grease payment i.
|
|
266 |
Deyim |
bir penilik miktar |
pennyworth i.
|
|
267 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with (something) f.
|
|
268 |
Deyim |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with (something) f.
|
|
269 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with something f.
|
|
270 |
Deyim |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with something f.
|
|
271 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle on something f.
|
|
272 |
Deyim |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out for something f.
|
|
273 |
Deyim |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out on something f.
|
|
274 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
fork out the dough f.
|
|
275 |
Deyim |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork out the dough f.
|
|
276 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
fork over the dough f.
|
|
277 |
Deyim |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork over the dough f.
|
|
278 |
Deyim |
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish f.
|
|
279 |
Deyim |
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish f.
|
|
280 |
Deyim |
bir miktar etmek |
come out at an amount f.
|
|
281 |
Deyim |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out at an amount f.
|
|
282 |
Deyim |
bir miktar etmek |
come out to an amount f.
|
|
283 |
Deyim |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out to an amount f.
|
|
284 |
Deyim |
belli bir miktar para kazanmak |
pull down an amount of money f.
|
|
285 |
Deyim |
belli bir miktar parayı cebine sokmak |
pull down an amount of money f.
|
|
286 |
Deyim |
belli bir miktar para yapmak |
pull down an amount of money f.
|
|
287 |
Deyim |
için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for f.
|
|
288 |
Deyim |
karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for f.
|
|
289 |
Deyim |
belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for f.
|
|
290 |
Deyim |
(bir miktar) buhar çıkarmak |
let out (some) steam f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir miktar) parayı bozmak |
make change (for something) f.
|
|
292 |
Deyim |
-e belli bir miktar vakit harcamak |
put an amount of time in on f.
|
|
293 |
Deyim |
-e belli bir miktar zaman ayırmak |
put an amount of time in on f.
|
|
294 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle f.
|
|
295 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf ettirmek |
save a bundle f.
|
|
296 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
shell an amount of money out f.
|
|
297 |
Deyim |
bir miktar para ödemek |
shell an amount of money out f.
|
|
298 |
Deyim |
bir miktar para sökülmek |
shell an amount of money out f.
|
|
299 |
Deyim |
belli bir miktar açıklık getirmek |
throw an amount of light on someone or something f.
|
|
300 |
Deyim |
belli bir miktar aydınlatmak |
throw an amount of light on someone or something f.
|
|
301 |
Deyim |
bir parça/bir miktar |
a thought zf.
|
|
302 |
Deyim |
ufak bir miktar |
a matter of expr.
|
|
303 |
Deyim |
(ve) bu ciddi bir miktar (para) |
(and) that ain't hay expr.
|
|
Speaking |
|
304 |
Konuşma |
belirli bir miktar |
so many expr.
|
|
305 |
Konuşma |
tavaya bir miktar yağ koyuyoruz |
put some oil in the pan expr.
|
|
Trade/Economic |
|
306 |
Ticaret/Ekonomi |
bir miktar paranın belirli bir kısmını özel bir amaca tahsis etme |
top slicing i.
|
|
307 |
Ticaret/Ekonomi |
alıcıların belli bir dönem içerisinde farklı fiyat düzeylerinden satın almak istedikleri miktar |
demand i.
|
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
bir varlık için gerçekte ödenmiş olan miktar |
historical cost i.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi |
aggregate i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri |
one-week quantity and one-month traditional repo auctions i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para |
benefit severance i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması |
pump priming i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
yeni tahvil ihracında her bir yüklenicinin üstlendiği miktar |
bracket i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
emanet paradan bir miktar çekme |
anticipation i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
değişken oranlı bir kredi için borçludan alınan miktar |
variable rate i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin bakiyesinde görünmesi gerekip görünmeyen bir miktar varlık |
off-balance sheet reserve i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir varlığa düzenli aralıklarla belirli miktar yatırım yaparak gerçekleştirilen sermaye birikimi |
pound cost averaging i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar |
premium i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
(değer, miktar) sert bir şekilde azalmak |
break f.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
fondan küçük bir miktar para çekmek |
dip f.
|
|
Law |
|
321 |
Hukuk |
belirli bir proje, program ya da kurum için ayrılmış belirli bir miktar para |
earmark i.
|
|
Media |
|
322 |
Medya |
eşit iki satırından ikincisi ilkine göre bir miktar girintili yazılmış gazete manşeti |
dropline i.
|
|
Technical |
|
323 |
Teknik |
küçük bir miktar |
driblet i.
|
|
324 |
Teknik |
küçük bir miktar demir içeren doğal magnezyum mikası |
phlogopite i.
|
|
325 |
Teknik |
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek |
relieve f.
|
|
Transportation |
|
326 |
Ulaştırma |
bir kamyon dolusu miktar |
truckful i.
|
|
327 |
Ulaştırma |
tek bir seferde taşınabilen miktar |
turn [us] i.
|
|
Medical |
|
328 |
Medikal |
deri altına küçük bir miktar tüberkülin enjekte edilmesi ile yapılan bir tüberkülin testi |
mantoux test i.
|
|
Gastronomy |
|
329 |
Mutfak |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nut butter i.
|
|
330 |
Mutfak |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nutbutter i.
|
|
331 |
Mutfak |
pilav, ekmek eşliğinde servis edilen bir miktar et veya sebze yemeğinden oluşan öğün |
thali [indian] i.
|
|
332 |
Mutfak |
bir miktar çiğ |
semiraw s.
|
|
Math |
|
333 |
Matematik |
bir halkada (cisimde) toplamaya göre etkisiz elemana ulaşılması için çarpmaya göre etkisiz elemanın üst üste eklenmesi gereken minimum miktar |
characteristic i.
|
|
334 |
Matematik |
üçte bir miktar |
tierce [obsolete] i.
|
|
335 |
Matematik |
(işlem) verilen iki miktara üçüncü bir miktar atayan |
binary s.
|
|
Logic |
|
336 |
Mantık |
bir miktar veya ifadenin başka miktar veya ifadeden türetildiği süreç |
operation i.
|
|
Statistics |
|
337 |
İstatistik |
tahmin edilen miktar veya parametreden farklı bir beklenen değeri olan |
biased s.
|
|
Physics |
|
338 |
Fizik |
bilinmeyen bir miktarın, aynı türden bilinen bir miktar ile karşılaştırılarak, detektörün sıfır değeri vermesiyle eşitliğin doğrulandığı ölçüm metodu |
null method i.
|
|
Chemistry |
|
339 |
Kimya |
bir miktar hidrojenin fenil ile değiştirildiği, amit olarak kabul edilebilecek bileşikler |
anilide i.
|
|
340 |
Kimya |
moleküler ağırlıkla orantılı bir miktar |
molecule i.
|
|
Biology |
|
341 |
Biyoloji |
belirli bir zaman diliminde salgılanan veya atılan miktar |
output i.
|
|
Astronomy |
|
342 |
Gökbilim |
çeşitli molekülleri ve içinde yıldızların oluştuğu bir miktar tozu içeren serin ve yoğun yıldızlararası bölge |
molecular cloud i.
|
|
Agriculture |
|
343 |
Tarım |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır |
metecorn i.
|
|
344 |
Tarım |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl |
metecorn i.
|
|
Forestry |
|
345 |
Ormancılık |
yakacak odun için kullanılan bir miktar birimi |
face cord i.
|
|
Geology |
|
346 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
mofette i.
|
|
347 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle beraber açığa çıkan bir miktar nitrojen ve oksijen |
mofette i.
|
|
348 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
moffette i.
|
|
349 |
Jeoloji |
mücevher sayılmayan fakat bir miktar değeri olan (taş) |
semi-precious s.
|
|
Music |
|
350 |
Müzik |
bir miktar |
poco zf.
|
|
Abbreviation |
|
351 |
Kısaltma |
bir çay kaşığı (kadar miktar) |
tspn i.
|
|
Archaic |
|
352 |
Eski Kullanım |
bir avuç miktar |
pugil i.
|
|
353 |
Eski Kullanım |
bir kerede dövülecek miktar |
beat i.
|
|
354 |
Eski Kullanım |
belirli değeri olan bir miktar mal |
sum i.
|
|
Slang |
|
355 |
Argo |
(bir işten bir miktar para) kaldırmak |
flip (some amount of money) from f.
|
|
356 |
Argo |
(bir miktar para) içeride |
in the hole for (something) expr.
|
|
357 |
Argo |
(bir miktar para) borçlu |
in the hole for (something) expr.
|
|
358 |
Argo |
(bir miktar parası) eksik |
in the hole for (something) expr.
|
|